26 Temmuz 2013 Cuma

KOKU

07:15 

Telefonun alarmı ısrarla çalıyordu.
Beyin bulanıklığı yavaş yavaş geçerken aklına geldi yine.Heyecandan kalp atışları böbreklerine doğru basınç yapmaya başlarken duvardaki saate bakıp gülümsedi.Üzülme dedi.
Doğruldu tekrar uzandı . Çekyatın ortadan ikiye ayrılmaya başlamış  ve kullanmadığı sol tarafı yüksekte kaldığı için belini de ağrıtmıştı. Sol tarafın ağırlığı gittiğinden beri sadece belirli yerleri değil  istisnasız vücudunun her yanı ağrıyor geceleride yer yer kanıyordu.
Yattığı yerden ne yapacağını düşündü gözünün biri açık diğeri hafif kapalı .Farkına vardı ki düşüncelerinin hepsi yaptıklarının hepsi bir kümenin alt kümesiydi.Gündelikçi kadınlardan bile daha rutindi hayatı ; anladı ama anlamlandırmadı . 
Güne başlıyordu.
Gömlek ütüsü traş duş aynanın karşısında kendinin olmayan diş fırçasını eline aldı rengine baktı oda yeşildi gülümsedi bırakıp elindeki fırçayı parmağına sıktığı diş macunuyla dişlerini fırçalamaya  çalıştı. Habire gülüyordu dylan.

Giyindi en son giydiği ayakkabıları idi üstten şöyle bir boyalarına baktı işyerinde boyarım dedi.
'Cennetin kapısını' içeriden açtı  sağ adımı atıp besmele çekti bir kez daha kendine dengesiz diyip güldü. Asansöre doğru yürürken umarım bizim kattadır dedi baktı kendi katında idi asansör. Akabinde neden başka  birşey dilemedin diye kendine küfretti bir daha yeşil yeşil güldü.7 katı asansörle inerken cennetinde cehenneminde 7 katlı olduğu aklına geldi ve onların hangisinin kaçıncı katında olacağını düşündü bir telaş kapladı içini ama ürpermedi nasılsa gidecekleri yer orasıydı tesadüfleri çıkarırsa orda buluşacaklarını biliyordu en azından.Asansörün kapısında 0 belirdiğinde gülmeye devam ediyordu.

Arabanın kontağını çevirdiğinde radyoda beraber dinledikleri şarkı bitmek üzereyken 7 /24  çıkmıyorken aklından evrenin ona ileti göndermesi gereksiz dedi ve yine yine bir daha gülümsedi.

08:13 İşyeri:
+Günaydın
-Günaydın
+Günaydıııın
*Günaydın

Merdivenlerin basamakları taş çatlasa 22 adetken yaklaşık bir aydan beri o 22 basamağı çıkmakta zorlandığını farkettiğinde ağzından sadece kendinin duyabileceği şekilde üzülme oğlum üzülme çıktı hafif gülümseyerek.

08: 15 Ofis :
+Günaydın
*/^' Günaydın

Elinde simit olan küçük poşeti fütursuzca masasının üstüne salladığında içinde nimet olduğu aklına geldi Allah korkusunu hatırladı inancını yenileyip kelime-i şehadet getirdi  rahatladı.

Simidini yerken yine aklına denize giderken hangi kitabı alalım diye konuştukları gün geldi hiç gidememişlerdi durdu ağzındaki simidi mide kıvamına getirmeden zorlada olsa yuttu  ve geri kalanını poşetin içine koyup bilgisayar kasasının üstüne koydu. Kasanın üstünde dört tane daha yarım yenilmiş kimisinden bir kere ısırılıp bırakılmış diğer unlu mamülleri gördü ve aklına onlar gibi attığı nice poşetler aklına geldi.Yemiyordu doğru düzgün ama gülüyordu mutlu bir deli kıvamında.

10:30
Dahilisi çaldı .
Arayan ceonun sekreteri idi dylanla konuşmak istiyordu
hiç keyfim yok aklım başka yerde attığım rapordan eminim ama anlatacak kadar gücüm yok demek istedi ama diyemedi.Sekreter telefonu bağladı.

M.Oğlum günaydın

+Günaydın M. Bey

M.Nasılsın

+Teşekkür ederim siz

M. Bende iyiyim sağol .Şimdi benim bir kaç sorum var

+( Sen sor ben sana cevaplarını veririm elbette ama ya benim sorduğum sorulara alamadığım cevaplar onlar ne olacak )
M.Bu financial difference daki değerleri nerden yazdın .( Gönüllü yazdıldım ben sana ve aşkına )

+Altı aylık gerçekleşen kredi leasing  ve faiz ödemelerinin netleştirdim M. Bey

M. Tamam birde şu metricslerle ilgili bir sorum var

+Buyrun ( Buyur gel istediğin zaman gel yeşil haber vermeden gel yeşil  aramadan gel buyur gel) Onlarıda rapordaki data sayfasından yazdım.

M.Tamam evladım anladım teşekkür ederim.( Evlat sahibi olmak gördüğüm rüya ; dizimde oturan oğlan çocuğu ile çekilmiş fotoğrafım sen mi çektin onu ha söyle sen miydin o ? )

+Rica ederim saygılar.

Görüşmenin ardından bir kaç tweet attı dylan bir tane de retweet yaptı.

13:15
Yenilen öğle yemeğinin ardından gelen kahve ne güzel kokuyordu sağol Soner abi eline sağlık.
(Kimlerle gidiyorsun ki sen yemeğe ? İsim mi istiyorsun ? Evet  ???????? )

Günlerden cuma oluşu içindeki gitme isteğini gitgide arttıryordu.Oturduğu yerden sıkıldı canı sigara içmek istedi ama T.T ' ne söz vermişti .İçmedi.

14:22
E. Müsaitsen bakar mısın

+ Tabi E. Bey geliyorum

Masasıyla  E.Beyin ofisi arası 14 adımdı ilk defa bugün saymıştı bir türlü 11 e 3 e 2013 e ulaşamıyordu.14 adımda 2013 ü düşündü .

E. M. beyle görüştün mü bugün

+Evet görüştüm bende sizin gelmenizi bekliyordum anlatmak için.

E. Peki ne oldu

+( Dünya 7 günde kuruldu ve en uzun gece 21 hazirandı 11 mart ta devrim oldu 31 mayısta gezi olayları başladı ve ben daha çok sevdim )  Şey E. Bey Financial difference ile kpi ları konuştuk
E.Ha tamam o zaman problem yok değil mi ?

+ ( Problem kafamın içinde kalbimde beynimde  anlatayım mı duymak ister misin ?  ) Yok E. bey

E. Peki teşekkür ederim.

+Rica ederim 

16:47
Geçmiyor mına kodumunn saati geçmiyor

17:26
Tik tak tik tak Siyah beyaz iki kutu

 Giderayak bir playlist hazırladı cumaydı nihayetinde hareketli bir kaç şarkı çaldı .

17:55
Çıkcacam lan çıkacam yeter

Çıkış:

Arabaya bindiğinde yanında  çok sevdiği bir abisi otururken ona söylemek istediklerini aklından geçirdi ama söylemedi. Yirmi dakikalık yolculuğunda susarak yaşille konuştu.

İzmiiiiiiiiiiir diye bağırdı arabanın içinde

18:26
Eve geldi üstünü değiştirdi.
Bira açtı soğuk değildi ama sıcakta değildi.
Yazmaya başladı
yazdı yazdı yazdı mevsimlerden de yazdı ve hiç denize gidememişlerdi yeşilin omuzundaki sırtındakileri düşündü geçmiştir inşallah dedi birayı kökledi .Yaklaşık yarım şişe birayı bir nefeste tüketti.Kusacak gibi oldu .Erken daha lan dedi.

Derken üst kümeyi gördü .Bu sefer ürperdi titredi hatta korktuda hiç de güzel değildi  ;kırmızıydı.Yeşili aradı ama gördüğü kırmızıdan başka birşey değildi .
Sabahtan beri yaşadıkları dün yaşadıkları ondan önceki gün yaşadıkları haftalardır yaşadıkları kırmızıymış onu farketti iyice korktu. Sağdan soldan alttan üstten facia gibi ölüm geliyordu. Evde bağırmaya başladı aralıksız çığlıklar atıyordu hayııııır hayııııır hayır mına koyayım hayır  olmaz olamaz .Bağırmaktan ses telleri incindi ama onun da farkında değildi.Üst küme kanatarak acıtarak işkence ederek beynini zehirlerken bir koku duymaya başladı.Kalp atışları yavaşladı vücudunun titremesi azaldı ne kadar flu olsada nesneleri seçebiliyordu .Bu koku dedi bu kokuyu biliyorum .
Çiçek bu evet çiçek
Ya  Ya Yas Yase
...









22 Temmuz 2013 Pazartesi

MERHABA BÜLENT ABİ HOŞGELDİN...



Hoş geldin abi nasılsın ?

Çözdüm, her şey çok basit denize doğru
Ben de çözdüm Bülent abi haketten bende basit  doğru .Ama abi işte benim çözmem yetmiyor biliyorsun az biraz konuşalım beraber gideriz denize doğru olur değil mi ?

Üç beş dakika yeter derdimi anlatmaya
Yok abi bana üç beş dakika yetmez bende ki dert değil çünkü.Sevda bu abi sen bilmiyorsun tabi ; anlatayım onun kestane ormanı gibi saçları var abi düşünsene abi koca orman ne güzel değil mi abi şükür Allahıma ki aşkımı derde dönüştürmeyecek  kadar yaşanmışlığım var ama neden olsa ara ara sıkılıyorum göğsüm kabarıyor Bülent abi tutamıyorum kendimi.

Zaten çoğu şey değmez çok konuşmaya
Güzel olanıda o aslında bakıyorsun gözlerine anlıyor mu anlıyorsa tamam değil mi abi .Sanki diyorsun abi evet ama dert değil ki bende ki sende biliyorsun

Denize doğru, denize doğru
Yön belli abide işte ha diyince gidilmiyor , yollar bir açılır gibi oluyor bir yok oluyor bazen karşımda beliriyor , ona doğru koşuyorum yetişeyim ,yoluna gireyim nasıl istek var içimde bir bilsen ama yok Bülent abi bir bakıyorum tekrar kayboluyor . Abi ne güzel içiyosun maşallah dokunmaz değil mi öyleyse bir kadeh daha alır mısın abi ?

Düşlerimde bile kaçtım denize doğru
Abi deniz güzel değil mi koca su , derya diyorlar ya hani gerçekten doğru .İçinde ki yaşamdan başlarsak eğer oof o kadar çok  ki binbir renkli balıklarımı saysam ki o kocaaaaman suyun içinde kocaaaman balıklarda var boyu metreleri bulan yada rengarenk mercan resiflerinden mi başlasam abi.Dur abi dur bak aklıma ne geldi deniz kimine hüzün kimine neşe kimine aşk kimine özlem kimine kavuşmayı ve şuan aklıma gelmeyen bir sürü güzelliği de veriyor . Güneşle bulutla yağmurla kumla bir arada düşünecek olursak eğer binbir hikaye çıkar değil mi abi ? Bunu biliyorum .Aaaabi neyi unuttuk kuşları unuttuk martıları unuttuk albatrosları mesela kanatlarını açtıklarında nasıl heybetli dururlar değil mi. Bide abi mesela kutuplarda da deniz var ya oda güzel ama değil mi . Buzullar yüzer üstünde denizin üstündeki bir buz parçasında dinlenir fok balığı yada orkadan kaçar o buz denizin üstünde olduğu için yaşar minik fok balığı. Ya Bülent abi çok şey var aslında denizle ilgili değil mi .Hayat değil mi deniz ?  İşte oda deniz gibi hayat gibi abi .


Aslında kaçmak değil, sevgiye koşmak
Ya abi sen bilirsin insan sevgiden kaçar mı kaçmaz değil mi ? bak sen ne güzel dedin yukarıda kaçmak değil sevgiye  koşmak . Ama insan yalnız koşar değil mi abi sevgiye . Bende hep öyle oldu hep ben koştum bu  kulvarda tek başıma .Uzaktan birilerini gördüm hep önceleri . Yanlızdım ya hep ondan oluyor zannediyorlar ama değil . Yakınlaştıkça aramızda çizgi olduğunu gördüm hep kulvarı değiştiren ben oldum abi biliyor musun J .İsteyerek korkmadan . Yok abi olur mu her uzaktan gördüğüme yakınlaştığımda kulvarı değiştirmedim tabiki  bu ikinci değişiklik.Koştum  evet koştum abi hala koşuyorum bazen böyle bir ayak sesi duyar gibi oluyorum hemen yanı arkamda , bazende bir nefes ; diyorum ki geliyor geliyor diyorum sesi duyduğumda nefesi hissetiğimde içim nasıl oluyor abi biliyor musun bebek oluyorum birden koşmayı bırakıp emeklemeye tay tay derler ya abi  işte öyle yürüyorum mutluluktan . Ama  ne zaman kafamı çevirsem yok o değil bir başkası hep başkası Başkaları beni emzirsin istemiyorum abi aç kalırım ama yok başkaları doyurmasın beni.Başkaları doyurmasın içimdeki sevdayı abi olmaz yapmam ben .

Sessizdiler ama çoktular, biraz deli biraz çocuktular
Geldim abi balıklara baktım pişmiş diye .
Çokluk ne ki abi ? Hani çok denilen kalabalıkların içinde yalnız olmak varya  merak etme onu demeyeceğim abi sana . Çokluk  abi anlamıyorum ben  iki bile çok geliyor bazen hani iki olmak bir ses daha bazen rahatsızlık veriyor vermiyor değil . birde bunun üç dört beş onaltı kırkyedi yüzonsekiz binoniki onbirbinyediyüzseksenaltı kişi olduğunu düşünürsek ve bunların çoğunu sevmediğimizi düşünürsek .Hayatımda en kalabalık çok kişi tam tamına yirmiüçbinyediyüzonaltı kişi idi .Çok güzeldi 4-2 yenmiştik .Bilseydim duyguyu o zamanlar emin ol Bülent abi ve gelseydi eğer o yirmiüçbinyediyüzonaltı kişiden daha fazla sesim çıkardı emin ol . Ha şimdi gelsin otuzbeşbin değil ellibeşbin değil ya dünya gelse ondan daha fazla bağırırım emin ol abi. Abartma mı ya abi sende bunu diyosan ben ne diyeyim sana.

Delilik güzel , hiçbirşeyi umursamadan takılmak .Aklın ermemesi değil ama Allah korusun düşmanım başına vermesin abi öyle deliliği . Aklıma ara ara geliyor ama yapamıyorum ee tutma kendini bende biliyorum abi tutma kendini ama işte .Küçükparkta bazen mutlu deli oluyorum içime bağıran ağlayan ama baksalar üstümde siyah takım elbise saç ve sakal traşım ile gayet efendi, duruyorum bilmiyorlarki dokunsalar ağlayacağım bağıracağım güleceğim.Yoldan geçenleri çevirip ona nasıl aşık olduğumu anlatmak istiyorum.Köşedeki dönerciye gidip birader o döner öyle kesilmez böyle kesilir bak aşkla yapacaksın demek istiyorum bak aşkla nasıl olur demek istiyorum .Birde tobacco shop var dönerciinin yanında  ona da gidip lan oğlum lan bak para üstü böyle verilir aşkla öğren demek istiyorum. Taksicilere gidip taksimetre aşkla nasıl açılır göstermek istiyorum . Ben onu herkese anlatmak istiyorum ama işte olmuyor Bülent abi.Lan diyiiiiiiiim gitsin ama ya duyarsa başkasından onu sevdiğimi ya duyarsa. O zaman evin değerli eşyası olan vazoyu kıran çocuk olurum. Hımmm kızmaz o zaman belki konuşur benimle abi ha ? çok çocuk olmak yerinde iyi ama yapmacık değil .

Denize doğru, denize doğru
Gidecez değil mi abi ?

Kolunu kaptıranlara  çare bulunmaz
E şimdi ben sana bir sürü şey anlattım az evvel abi senin dediğin de laf mı şimdi. Kolumu kaptırdım ne yapayım abi gitti kol gidesi varmış gitti .Eeee ama abi bitane  daha var deme Ney onu da başkası için mi kaptırırsın sonra diyorsun ? abi dur hızlı gidiyorsun iyi içiyorsun dedim ama dur biraz sakin bi çay demleyeyim sana .
Bülent abi haketten çare bulunmaz mı ? doğru söyle bak hiç mi çaresi yok bu işin . Unut mu alıştır mı kendini  dedin . Valla abi ne yapayım zorla değil olmuyor tabi bu işler ama gel gelelim o dediğinin şarkılarını sen yıllar evvelinden yazmış bestelemişsin.Abi Fikret abinin gönül şarkısı varya geçen onu dinledim . Diyorya bunca yıl herkesten kaçtın en sonunda buldum sandım hah hah işte o abi çalsana onu.
---------------------------------------
Yok be abi en sonunda buldum sandım şarkıda geçen ben öyle değilim ki .Ben sandım demiyorum ki buldum diyorum . Evet buldum …
Çare bulunmaz mı abi gerçekten ?

Yaşam bizden hızlı, beklesen olmaz
Dediğin doğru o benim yaşamım ama belki erken yatmıştır  uyumuştur  Sende mi merak ettin o zaman kısaca anlatayım abi .İlk İlk böyle onun farkında olmadığı ama benim dünyayı farkettiğim emin olduğum o gecede bir rüya gördüm abi. Yine bir yaz günü idi saçlarım hafif uzamış kucağımda bir erkek çocuğu fotoğraf çektirmişiz abi. Çocuk bana benziyor kaşı gözü benmiş babam öyle demişti.Almışım kucağıma oğlumu nasılda gururlanıyorum abi bir bilsen nasılda mutluyuz üçümüzde bir bilsen, nasıl huzur var bir görsen abi , fotoğrafa bakıp olmayan güllerin kokusunu alırsın .O fotoğrafa bakıp yaşamı anlarsın . Oğlum benim aslan oğlum kucağımda otururken bezini dizimde hissetiğim babasının aslan paşası oğlum . Aaaah Bülent abi rüya işte . O sabah öyle gururla uyandım ki , öyle mutlu uyandım ki dedim yarabbim sağol  şükür şükran .O gece onunla ilk kez yalnız kalmıştık kalbim fena çarpmıştı , bir ara elim ayağım boşalır gibi oldu abi ama tez toparladım kendimi . On  on beş dakikaya yakın yol gittik   ama bende gittim abi o hiçbirşeyden habersiz evine girerken ben o otopark fişini sakladım yüreğimde . Beklemek tabi ki olmazdı zaten bende çok bekleyemedim gittim yazdıklarımı gönderdim sonra dedim bu bu bu bu buuuuu . Rüya çok güzeldi abi valla billa bak çok güzeldi. Telaşım ondan dı abi o fotoğrafı yaşamak .Bildin mi Bülent abi ?

Kararımı çoktan verdim
Dur abi balıkları getireyim ben . Abiiiiii ben mutfaktayken sensiz olmazı çalar mısın ? az bağır ama  merak etme  komşulardan şikayet gelmez  çok bağırdım ben bu evde.Ya aga bende karar verdim meraklanma.

Denize doğru,
Gideceğiz abi değil mi ? gittiğimizde yelken açalım .


Heyyy yah, heyyy yah
Abi bu güzel iyi oluyoruz değil mi ? heyy yaa heyy yaaa . Abi içim öyle bağırmıyo benim ama ne yapayım . Bağırıyorum hep içime hep içime .Şeytan diyor ki .yok  yok abi yapmam merak etme .

Gülmez, çünkü hiç bilmez, dertleri ağır
Abi o güldümü bak sana ne diyiim bende gülüyorum.Bazen onunla hiç alakamız yokken güldüğünü hissediyorum bende gülüyor mutlu diye gülüyorum.Geçen noldu abi biliyor musun işyerinde toplantıda ben güldüm şef var benim alttan dürtüyor beni ben farkında değilim.Bu bir vurdu benim dizime döndüm abi noldu dedim .Olm sus dedi gülüyorsun dedi .
Gülüyorum dedim bende .Ortamın ağzına sıçtım abi .
Bu dediğin gibi değil gülmez değil.Gülüyor abi hele çok güldüğü eski anılarını anlatırken başını hafifçe öne eğip öyle gülüyor ki  o anlarda ona sarılıveresim geliyor. Hey allahım ya aklıma geldikçe bende gülüyorum  ve yaşadığım her dakikada aklım şuurum yerinde oldukça ve onun o halini hatırladıkça  yine güleceğim .Nerde ne yapıyor olursam  olayım hiçbir güç bunu benden alamaz abi J. Gülüyor dedim abi ama var onun anlatmadıkları ama ne diyim anlat mı diyiim çokta üstüne düşmek istemiyorum anlatırsa kendisi anlatsın istiyorum . Bildiğini biliyorum ki anlatsa onun yanında olacağımı ama işte abi bilmiyorum abi be .Balık güzel olmuş değil mi abi .Ama çook güzel gülüyor abi bak sana yemin ederim çok güzel gülüyor. Zannedersin ki abi nasıl anlatayım sana böyle yakamoz gibi sıcak yaz geceleri gibi .Öyle içten samimi öyle beyaz öyle saf ki kıyamıyorum ona bakmaya güldüğünde .Sadece güldüğünü anı gözümün önüne getirip mutlu olmuya çalışıyorum.
( Şarkının tam bu sözüyle kemanlar başlıyor ya o orman saçlarını düşünüyorum rüzgarla dağılan yüzünün gözünü önüne düşen saçlarını .İçim ürperiyor üşür gibi oluyorum.Sonra tutuyorum onları tel tel sevgili; teker teker okşuyorum ki bunlar içimden gelen yanlış olamayan gerçek olan saf olan devam eden edecek olan .Nasıl güzeller bir bilsen hadi git aynaya bak bir kere daha . Göreceksin bak farklı olduklarını )

 Bütün kapılar çalınır, ama bilgeler sağır
Sana yemin ediyorum abi ne kadar kapı varsa çalarım , yıkarım , kırarım .Ben bilgelerden bile bilgiliyim biliyor musun hangisi yanıyor böyle Mevlana mı yoksa Köroğlumu yada Kaygusuz Abdal mı veya  aaa abi bak yer altı edebiyatını sever Chuck Palahniuk mi birde mesela Jean Genet mi  bilemedin en bilineni diyeyim üstat sana Bukowski mi yerli Hakan Günday yada Küçük İskender mi .Sen zannediyor musun ki abi Leonerd Cohen benden daha iyi söz yazıyor şarkı söylüyor. İşte bilgeler haketten sağır bilmezler işim olmaz onların bilmeleriylede zaten .Bir o bilsin yeter diyorum abi içim yanıyor abiiiii . Tamam tamam sakinim abi.

Mışlar, mişler, ne demişler? Burada bulamamışlar
E üstat iyi diyorsunda eline açık adresi verdim ben daha ne diyeyim .

Denize doğru, denize doğru
Gideceğiz değil mi abi ? Yelkenler hazır rüzgarı bekliyoruz.

Gittim, çünkü eskittim kentin sokaklarını

Bu şehri her gün süslüyorum ben .Rahmetli Orhan Velinin yazdığı gibi
İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.
A abi onun ölüm yıldönümü bugün hadi bu şiirini beraber okuyalım yada ben okuyayım sen gitarınla fon yap güzel olur değil mi ?
Ne diyordum ; ben bu şehrin sokaklarını her gün temizliyorum , eski binaları boyuyorum , mağazaların vitrinlerini rengarenk yapıyorum , kaldırımtaşlarını o topuklu ayakkabıları ile rahat yürüsün diye söküp yerine yenilerini  yerleştiriyorum . Belki o sokaktan da geçer diye yere düşen yaprakları topluyorum. Rüzgara diyorum ki çok esme bu şehirde üşür diyorum çok esme denizi kudurtma Alsancakta gittiğinde belki deniz kıyısına iner ıslanır hasta olur diyorum . Her gece bu şehri onun için süslüyorum abi .Sen gittin eskittin sokakları ama ben bu şehirden gidemem abi .Ben bu şehiri onun için güzelleştiriyorum gidemem abi .Kimse bana git demesin.

Kimsenin umurunda değil, suratlar soğuk
Abi benim umrunda anlıyor musun benim umrumda. Bu şehir soluduğu hava yürüdüğü sokak içtiği bardak yemek yediği çatal…
E ne yapayım abi kimsenin memnun olması önemli değil ki benim için .Ne yapayım arnavut kaldırımlı taşlar kalktıysa o istiyor diye yaptım diyorum rahat etsin diye bunu nesi fena .Zaten anlayanlar bir şey diyemiyorlar .Kıskançlıklarından suratlarını asılyorlar suratların soğuk olmasının nedeni o . Sen onlara bakma ben bu şehri her gece süsülüyorum abi o gülsün geriye kalan milyon soğuk olsun .

Ardımda çok şey bırakmadım, kalanları da almadım
Bak evet abi işte bu çok doğru bende ardımda çok şey bırakmadım kalan da çok değerleri olmadığı için bende almadım .Gereksiz bildin değil mi.O şarkında dediğin mutlak güven duygusuyla falan varya abi onuda yaşadım . Evet oda yaşamış ama nasıl bilmiyorum sormadım oda anlatmadı . E abi neden soruyorsun ki  bunun cevabı belli klasik geçmişi ilgilendirmiyor ki beni . Ama işte korkularım var dedi birkaç defa istedim anlatsın ama yok o korkularını yaşayarak halledecek biliyorum . Kimsenin anlattıkları onun için şu an önemli değil o yaşamalı görmeli sezmeli ve karar vermeli başka türlüsü olmuyor abi onada ben nou anladım .Umudum onunda o anlamdaki kalanları almaması .Her ne kadar almadığına inansamda var abi işte bişeyleri geçmişten gözlerinden belli oluyor değişik bakıyor o zamanlar hissediyorum ben onu.
 
Denize doğru,  denize doğru
Gideceğiz değil mi abi ? İsterim o da gelsin ama …

Adını düşürenlere  üzülsen değmez

Yok abi yok bende o olmaz bak iyi kötü tanırsın beni öyle çiğ muhabbete gelemem bilirsin.Şimdi sevgili geldiğinde anlattım ya herkes ileri geri konuşuyor işte ordan kıssadan hisse . Beş para etmezler be abi . Buz mu getireyim abi dolaptan .

Sesini kaybedenlerin bir şarkısı olmaz

İddalı olmadı mı abi şimdi bu dediğin.Ne alakası var abi dedin ki yok be Ahmet bırak bu sevdayı aşkı zorlama olmaz . Velev ki olmadı diyelim deki gitti sesim şarkım olmayacak mı abi sesim yok diye içimden mırıldanmayacak mıyım Bülent abi sen söyle.
O gelmiyor diye nasıl şarkı söylemekten vazgeçerim ben . İçimi sağır edercesine bağırırım ben ama kimse bilmeeeeeeeez Bülent abi kimse duymaaaaaaaaaaz ben duyarım oda bana yeter .Sevgili gelmedi diye sesim gitti diye şarkımdamı olmayacak Bülent abi .Bak ağlıyorum görüyor musun abi senin yüzünden laf mı şimdi senin dediğin .Ne demek sesini kaybedenlerin şarkısı olmaz . Elimi kolumu kessinler gözümü dağlasınlar dilimi koparsınlar olur mu zannediyorsun ? Kolay mı abi o kadar o .Sen arabeskleşme de istediğin kadar bak o bilgeleri hatırlatırım sana.Yapma abi güzel abim yapma.Ağlatma beni bu yanlızlıkta bak ne güzel konuşuyoruz seninle sende gideceksin az sonra yapma abim.

Kararımı çoktan verdim, denize doğru, denize doğru, denize doğru.
Dur abi bekle az daha bekle…

21 Temmuz 2013 Pazar

YEŞİLYURT

Bir keresinde Vefa sadece bir semt adı değil demişlerdi.
Hikayesi başka bende değil başkasında ve o  başkasının hikayesini burda yazmak doğru olmaz.

Ben nasıl farkedemedim ki Yeşilyurt ta aynı anlamı ifade ediyormuş benim için.
YEŞİL ; YURT muş bana .
Kimliğiminde yazan T.C. nin ona bağlı kimlik nosunun vergi numarasının aile sıra no cilt no sunun bir bok anlam ifade etmediğini ben nasıl farkedememişim ki. 
Rahmetli Kemal Sunal nasıl herşeye Gülo dediyse filminde bende susarak Yeşil diyorum.
ama vatanım yok artık ...

Şimdi sen Dylan persona non grata oldun .
vede haymatlos

Ceketim nerde benim
ceketim ner de
ce ke tiiiiiiiim nerde
Alıp o ceketi gidesim var sana
Gidemem ki
hatırladım o da sende.

Şimdi sen Dylan persona non grata oldun .
vede haymatlos.

Dünya senin artık Yeşilde Yurtta
Üzülme...




20 Temmuz 2013 Cumartesi

İZMİR

Bu sabah yine her sabahki gibi sıkıldım İstanbuldan (lan ben İstanbulda olmadık ki hiç )
Moralim bozuk

yok yok yooooooook
öyle değil

Bu sabah yine her sabahki gibi İZMİR'i  seviyorum diyerek uyandım...

en sevindiğim en sevdiğim
en güldüğüm en kızdığım  gittiğim terkedildiğim terkettiğim sallamadığım sallanmadığım
rakısını içtiğim tipini sevdiğim
kustuğum
serseri mayın gibi dolaştığım
sebep olanlar sebep olduklarım
denizi boku kokusu balığı suyu klorağı arseniği
hastalığı tedirginiliği
güven verdiğim güvensiz hissettiğim
küfrettiğim
küfür yediğim
seviştiğim
dumanı dumaaaaaaaaaan ah duman yok mu o duman
sapıklığımı mı bırakmadı pezevenkliğimide
olsun


Bu sabah yine her sabahki gibi İZMİR'i  seviyorum diyerek uyandım...
ne yaparsanız yapın hayat bana güzel İZMİR var 

19 Temmuz 2013 Cuma

dumanlı dumanlı oy bizim eller...

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir kasabada peri kızı yaşarmış.
Yanakları al al, altın kalpli bir kızmış.
Hiç bir kimseye bir kötülüğü dokunmazmış.
Sarı saçlarıyla mavi gözleriyle herkesi büyülermiş.
Kasabada yaşlılarla tek tek ilgilenirmiş.
Onların ne ihtiyacı varsa hepsini yaparmış.
Çevredeki tüm çocukları etrafına toplayıp masal okurmuş.
Anlayacağınız çok iyi bir kızmış.Günlerden bir gün kasabaya bir aile taşınmış.
Bir tane küçük ama şirin bir kızları varmış.Kucuk kiz dışarı çıktığında etrafına bir sürü
çocuk toplanmış. Hepsi teker teker <<Hoşgeldin<< demişler küçük kıza.
Peri kızı bu kalabalığı görünce yanlarına gitmiş.”Niçin hepiniz buraya toplandınız ? ” diye sormuş.
Çocuklar kızı işaret etmişler.Peri kızı’ ‘Haydi bakalım masal zamanı” deyince herkes peri kızınin yamacına toplanmış.Peri kızı yine ”İşte bu ağacın gölgesinde demiş.”Herkes ağacın gölgesine gitmiş. Ama sadece yeni gelen kız kalmış.Peri kızı da oraya doğru giderken kız ”Peri kıziiı!”diye bağarmış.Peri kız ”Efendim küçük kız” demiş.Kız peri kıza doğru yaklaşmış.”Peri kız peri kız neden bize masal okuyorsun?” diye sormuş.
Peri kız da ”Size masal okumak içimden geliyor” demiş.
Kız hemen ağacın gölgesine gitmiş.
Çocuklara masal okurken bir nine yanlarına gelmiş.
”Kaç gündür susuzum bir damla su ile biraz ekmek verir misiniz?” diye sormuş.
Kız hemen bir koşuda herşeyi hazır etmiş,nineye vermiş.Nine ”Teşekkür ederim kızım” demiş, yola koyulmuş.Meğer nine bir delikanlı imiş.
Neyse günlerden bir gün kasabaya bir genç delikanlı gelmiş.O da bütün kasabalılar gibi kızin büyusune kapilmis.Kız da delikanlıya gülümsüyormuş.Delikanlı ile kız bu arada tanışmışlar.Peri kızın yardım ettiği nine işte bu delikanlıymış.Peri kizi ile bu delikanli evlenmisler, 40 gün 40 gece dugun yapmislar.

Siktir lan...
Böyle masal mı olur
aha geldi yine tipini sevdiğim
Hoşgeldin ....

18 Temmuz 2013 Perşembe

90+3


senden önce en çok sevindiğim geceydi o gece
sonra sen geldin
baktın
güldün
konuştun
sinirlendin
gittin
önce ben vardım
anlattım
zamanı yeri değil dedim ama söyledim
istedim isteyerek söyledim
baktım
güldüm
konuştum
sinirlendim
gittim

skeyim bu gitmeleri ...



17 Temmuz 2013 Çarşamba

1

kim lan bu bir :)

SARHOŞ VARIETY




Bak bak başlığa bak bu böyleydi hep ; ne Türkçeyle doğru düzgün yazabildim nede İngilizce dilini doğru düzgün konuşabildim.Biraz ondan biraz ondan ama bu öyle olmayacak söz.

Sarhoş değilim ( rakım 35 )
Sigaraya başladım, önce bunu bil.
Artık aklıma gelenleri bir yerlere not almıyorum sonrada yazarım diye.Geliyor unutuyorum Çokda önemli mi dersen ; senin haberin olmadığı için önemli değil ; o kadar düşündüm seni. En sonunda artık yetti geldim dedim burdayım ama sadece sen bil istiyorum. ( rakım 26 )

Hep biri beni terk ettiğinde yazı yazdım .Sinir olduğumda içim acıdığında falan.Hiç dinlemediğim , sadece o gerzek ruh halinin vermiş olduğu duygulara dayalı arabesk şarkıları böyle kafamda kliplerini çekerek o derece salakça  dinledim. Düşündümde sevmeyimi bilmiyorum diye ( çok kısa ama ) cevap verdim kendime :  hayır biliyorum ; bu iyiydi rahatladım. Küfür etmeyi hala seviyorum gereksiz yere sahte kibarlıklak yapmıyorum.

Böyle karışık aletlerede sinir oluyorum (all in one ) ne gerek var televizyonda radyonun yada cep telefonunda dijital hd görüntü çeken kameranın yada meyve suyu sıkan kıyma makinesinin; hepsini bir araya getirince saçmalıyorlar . Oysa bende ; hem  muhasebeciydim , hem iyi bir dost , hemde  iyi bir şöför vs vs vs  beni ben yapan herşeyi senin için olduğunu anladığımda tek oldum ben.Sadece sana hd bakan bir çift göz,sadece sen duyasın diye istediğim ve konuşurken heyecandan o derece titreşen sayısını bilmediğim  ses telleri , dokunduğunda her an yanmaya hazır dokunmatik bir çift el . Oysa tek olmakta tek başına fayda etmiyormuş ki .Tekin tek olmak ikinci olan çiftlikten geçiyormuş. ( rakım 14 ) Birinci çift ise aman ne yaman ne yaman düşman başına zaten onun adı çift o kadar.

Söz yazmaya merak sardım bu aralar bakkaldan eve giderken her gece rutine binen , aldığım poşetin içinde duran boş bira şişelerinin birbirine vurararak çıkardığı seslere kafiyeli sözler bulmaya çalışıyorum.O kadar çok beste duydum ki  güftelerini okuyunca sinirsiz et gibiyim.    ( oysa öyle değilim) .Yanlız sarhoş olmadın değil mi  ? .Ol işte mis gibi bak bütün kitapların , romanların kahramanları , bütün şarkıların sözlerinde geçen o insanlar hepsi yanında .Buna dair yazılmış bir sürü deneme vardır eminim ama bu yazılan en boktanı biliyorum buna deneme demek bile başlı başına hakaret . Denemeden olmaz deneyelim neyi deneyeceğiz ki Denemek insanın kendisini bilmemesidir . Bunu demek ukalalık mı tabiki hayır değil öyle değil.( 5 kasım yaklaşıyor az kaldı önemli tarih ve herşeyi fütursuzca eleştirip giydiren insanda Hıncal Uluç cehaleti vardır bakma sen onun o kadar meşhur olduğuna halk cahil )


Devletin teröristlerle konuşup pazarlık yaptığı bir dünyada sana seni seviyorum diyememem bana salakça geliyordu taki onların karşılıklı çıkarları için masada oturduklarını anlayana kadar .Ben seninle karşılıklı sevgi mutabakatı için aynı masada değil aynı yatakta olmalıyım.
Çiftlikten tekliğe gidişat böyle olmalı; kızma bana bu bir gerçek herkesin bildiği yaşamayı istediği kiminin becerebildiği kimininse kıyısını bırak galaksiler boyu ötesinden geçtiği göremediği bir gerçek Çok kitap okudum sayılmaz ama okuduklarım bana fayda etsin isterdim , unutuyorum okuduklarımı yaştan olsa gerek .( rakım bitti )
Bir keresinde bir arkadaşım buna benzer bir yazdığımı okumuştu ve eleştirmişti ama kimle jack londonın martin eden kitabı  ile ben kiiiiiiim o kim
Şimdi o mu bilmiyordu ben mi ?

Sadece sana yazmak istediğim hikayeler için dışarı çıktım hangi dert keder neşe zevk  varsa göreyim diye .
Bir yere oturdum 3 bira içtim belki başka hikayeler de  duyarım diye ; esas istediğim senle hikayelerimin olmasıdır , yaşanmışlıkları anlatıp gözlem işte bir nevi kendi meşrebimde .Ne yaptıysam olmadı ne bir silüet ne bir ses nede bir hareket hiçbirini duymadım görmedim.
Garson bile masaya oturduğumda biramı getirdi bitti bir daha getirdi bitti bir daha getirdi bedelini masaya bırakıp çıktım.( hayatta yapılan her boktan şeyin bedelini ödeyip gitmek üç biranın parasını masaya bırakıp gitmek kadar kolay olsaydı keşke six6altı )
Herşey sendin ,sesin ,sensin .

Dedim ki, aklımı çalma çel , inandır beni (ne kadar kafamdan geçen söz varsa bir benzerini yada hemen hemen aynısını buldum okumadığım kitaplarda,yazarın sadakati yazdığına bağlılığı kusmak istiyorum , öğreten biri olsun  isim ver bana )


Bu böyle değirmen gibi kafamda bir şey sen , seni öğütüyor-- mili taşı rüzgarı kokusu sen olmuş kafamın içi -- tekrarlayıp duruyor kendini sürmenaja çok az kaldı biliyorum .Git gide bir sevda mektubuna dönüyor bu yazdıklarım .Yukarıda yazdığım arabeske dönüyor tüm yazılanlar tüm kafam tüm sen ; ama buna izin vermeyeceğim .Süslü ağdalı dille yazmayacağım  kalıpları bir kenara bırakmaya çalışıyorum hececiler , meşaleciler , kanıklar ,andaylar , rifatlar
Ağlıyorum biraz hepsi için.Onların sevdaları rakının soğuk suya hasreti gibiydi.
                                                                                                                       
Bu bir sevda mektubu oldu .

Oku diye

Yours Sincerely …

15 Temmuz 2013 Pazartesi

MAVİSAKAL ''BEN KİMLEYİM''



Benimle beraber vakit geçirdiğin zamanlarda severek dinliyorum dediğin şarkıları düşündüm birer birer ve hepsini tekrar bu gece bir daha dinledim. Seninle beraber  yaşadığımız  o anlar artık yaşattığım anılara döndü.Her akşam eve geldiğimde kah arabada bornovaya dönüyoruz kah yemek yiyoruz yada sen gülüyorsun . Evin her yanı senle dolu oluyor her akşam .Bazen birileri geliyor karşımda oturuyor sen oluyorsun  konuşuyor sen konuşuyorsun  susuyor sen susuyorsun . (Aşkın bu tarifi bilinen daha önce okunmuş olanlardan ; evet  bende biliyorum ama işte oluyor haketten oluyor ) Bu delilik anları günbegün artarken sorgu oodalrında çıkan zafer kazanmış komutan edama ben her gece bir madalya daha takıp afferim bana diyorum . (Benimle yanlızlığımı paylaştığın için çok teşekkür ederim )
İşin anlaşılmaz tarafı senin için hiç olan benim için hayat

Bir bira daha açıyorum bu aşktan sevdadan bahsetmek annemi çok üzüyor biliyorum ama sevgili annemin de bundan haberi yok kimsenin olmadığı gibi onunda haberi yok bütün bu olan bitenden Ama annem biliyor ; her gördüğünde sormuyor ama biliyor gözlerimden . Geçer oğlum buda geçer, geçecek diye bakıyor.
Sıradan olmayacak dedim ama okudukça öyle olmadığını anlamaya başlıyorum buda benim canımı sıkıyor .Hemde çok . İçim öyle kaldı sessiz ses etmiyor bu aralar öyle duruyor . Bunun ardından ne gelecek hiç bilmiyorum sıtkım sıyrılmaya başlıyor bu durumdan .
Öksürdün az evvel uyuyordun ama öksürdün hissettim.
Karnın mı aç diye sordu karşındaki yok dedim dönüp yürümeye devam ettim.Sırtımı sana döndüğümde ağzımdan çıkan ‘’ karnım değil kalbim aç ‘’

12 Temmuz 2013 Cuma

BJK TV

BİLMEDİĞİM BİR SÜRÜ İNSAN SEVDİĞİMDEN KONUŞUYOR AMA BEŞİKTAŞKTAN
ONLAR KONUŞURKEN
EKRANDA İNSAN HEP SENİ Mİ GÖRÜR ?
GÖRÜYOR İŞTE :)

11 Temmuz 2013 Perşembe

IX



                                                                                                              
Nayn
Noyn
Devyat
Şır
Nöf
Növ
Devet
Gu
Kyu kokonotsu
Dokuz
Doğurmak…
 




10 Temmuz 2013 Çarşamba

Pencere

Dedilerki (deliler) pencereyi değiştirmekte fayda var .Bugüne kadar baktığım pencereleri düşündüm.İlk aklıma resmi bayramlarda kortejin geçişini seyretmek için annemin işyerindeki pencereye oturtulduğum ve  sevgili annemin ellerini belime dolayıp bana rap rap sesleri eşiliğinde askerleri gösterdiği o an geldi gözlerimin önüne.Lakin konu olan pencere bu pencere değil.Bu bir meta dokunulan gözlenen taş attığında  evlerin işyerlerinin muaynehanelerin yazıhanelerin kerhanelerin mütememnin cüzü  olan kırılan camı içerisinde barındıran ışıldalık. ( nasıl salladım bir bilsen )

Çok zoruma giden ; sana karşı  bir pencereden bakmak olurdu vede daha boktanı senin beni o pencereden ara arada olsa görebilme ihtimalini bilmem olurdu.Seni karşıdan seyretmek beton bir blok içerisinde gün ışığı gelsin diye camla kaplanmış çevresi süslenmiş bir umuttan bakmak , ışıktan daha yakıcı olurdu emin ol .Güneş ışınları sekiz dakika onsekiz saniyede dünyaya ulaşırken karşı pencereden bana bakan kadına ulaşamamak ; bunu  düşünebiliyormusun sevgili hangimiz daha çok yakıcı oluruz güneş mi ben mi .
 (Bana komşu olma ,bana dost olma ,bana arkadaş olma ,bana kanka olma , bana içki arkadaşı olma , başkalarının güneşi  hiç olma dayanamam ; olursan hepimizi yakarım)
Rapunzel o ki sevgili prensine pencereden saçlarını uzatıp ona  kavuşan masal kahramanı değil mi ? ( kısa saç güzel oluyor daha da kısa saçları seviyorum ) .Rapunzelim ben evet o Rapunzel sana saçlarını uzatan ama lanet olası rüzgarın bir türlü sana ulaşmasına engel olduğu o saçları uzatanım ben. Bana bir ad bulmak gerek …

Pencere ;
Dediler ki (deliler) pencereyi değiştirmekte fayda var.
Dediler ki (deliler) arka bahçemde ağaçlar var .
Bilmezler ki ( deliler) o ağaçları ben büyütttüm emek emek her dalındaki yaprağında bir hikayem var .
Bilmezler ki (deliler) yağmur yağmadı ağaçları doyuran bendim  kan ağladım doydular.
Her tohumdan ağacım olmadı benim ama şimdi içimde bir tohum büyütüyorum bir kadın gibi sevgi ile çocuk gibi umudumu yitirmeden.
(Bahçesinde dalı olmayan gelmiş bahçemde ağaçlık taslıyor Özdemir A. )

Saat onikiyi geçti

Filmin birinde Süleymaniye caminin temizlikçisinin hikayesini anlatmışlardı  .Çocukluğunda Süleymaniye  camiinin fotoğrafını görüp camiye öyle aşık olmuş ki düşlerinde cami gözünde camii yediğinde cami içtiğinde cami .Büyümüş İstanbula gitmiş camiyi bulmuş  şükür namazı kılmış sonra caminin bahçesini temizlemiş  yaprakları çöpleri …

Caminin imamı onu görmüş ve bakıcı olarak işe almış ve sadece ve sadece imamla onun bildiği  gizli bir odayı ona vermiş.O camiinin odası rivayete göre İstanbulu en güzel gören manzaraya gören pencereye sahipmiş .O manzaraya nail olmakta ancak büyük bir tutkuyla mümkünmüş.

Kıssadan hisse

Dediler ki (deliler) pencereyi değiştirmekte fayda var.
Hayır yok
Ordasın görüyorum sahip olduğum tek pencereden seni görüyorum
Değiştir deme bana ….

9 Temmuz 2013 Salı

EV



Düne kadar eve girdiğimde açtığım kapı koridora  değil karanlıklara açılıyordu
(Sen ne zamandan beri yanlızsın ki? )
Evi yuva yapan içindeki insanlardır derler ya.Hala tek başıma giriyorum eve ve her girişimde o aynı cümleyi söylüyorum
‘’Hayatım ben geldim ‘’
Ev ; hani kimi gecekondu kimi apartman dairesi kimide villa yada herneyse …

Bana dediler ki günün birinde
Sen herşeyi ;sorunumu kaygılarımı üzüntülerimi geride bırakıp ,her boktan olan şeyi ardıma atıp anahtarını çevirip kapısını açıp derin bir nefes alıp adımımı attığımdaki  rahatladığım o ev gibisin .

Ben o insanların o evi olmak istemiyorum .

3 Temmuz 2013 Çarşamba

1 Temmuz 2013 Pazartesi

bir temmuz kabotaj ve sigarayı bırakma bayramı




vay arkadaş verdiğimiz sözü tutacağız dedik bir temmuzda sigarayı sömürdük emdik bitirdik yaladık yuttuk geriye bişey bırakmadık .
haydi hayırlısı